14 Haziran 2012 Perşembe

Giriş



Bir bitki ya da hayvanın eski jeolojik çağlardan bu yana yerkabuğunda korunmuş olan kalıntılarına ya da izlerine fosil denir. Yeryüzünün her tarafından derlenmiş olan fosiller, yaşamın başlangıcından bu yana yeryüzünde yaşamış canlılar hakkında bilgi veren en önemli kaynaktır.
Hava ile teması ani bir şekilde kesilen canlıların iskeletleri, bozulmadan günümüze kadar ulaşır. Fosillerin araştırılması, soyu tükenmiş hayvanlar ve bitkiler konusunda bilgilenmemizi sağlar. Bu bilgiler hangi zaman dilimlerinde hangi canlıların yaşadıkları hakkında da bilgi verir.
Yukarıda, altta soldaki resimde dört kanatlı bir böcek fosili, Eosen dönemine ait (54 milyon yıl önce) Sağında, Arı fosili, (24 milyon yıllık Dominik amberi) Sağ üstte, 25 milyon yıllık Termit fosili
Yüzlerce milyon yıllık fosil örnekleri, evrimciler için, kendi teorilerine uygun şekilde kullanabilecekleri birer malzemedir. Evrimciler bir fosili alır, bunu günümüz canlılarından biriyle ilişkilendirir ve bu fosilin söz konusu canlının atası olduğunu iddia ederler. Bunun üzerine oldukça ilginç ve detaylı senaryolar kurarlar. Söz konusu fosil bir balıksa, sözde bu fosilin "sadece birkaç kemiğinden" ilkel bazı özelliklere, yeni gelişmekte olan organlara, dönüşüm geçiren ara geçiş uzuvlarına sahip olduğunu iddia ederler. Bu canlı üzerine kitaplar yazar, konferanslar düzenler, bunu "yıllarca" aradıkları ara geçiş fosili olarak sergileyip dururlar.
Ta ki, bu fosilin canlı bir örneği karşılarına çıkıncaya kadar!
Bir canlının milyonlarca yıl önce yaşadığı bilinen halinin günümüzde bilim adamlarının karşısına canlı olarak çıkması, evrimcilerin ürettiği tüm masalları  altüst eder. Bu durum, evrimcilerin iddialarına göre milyonlarca yıl boyunca evrim geçirmiş olması gereken canlının, her nasılsa, bu hayali evrim sürecine hiç maruz kalmadığını gösterir. Dahası, evrime göre, tamamen ilkel canlıların yaşamış olması gereken bir dönemde, son derece kompleks özellikleriyle, tam olarak gelişmiş ve tümüyle o canlıya has yapılara sahip varlıkların bulunduğunu kanıtlar. Evrimcilerin "ilkel" zannettikleri canlı, hiç de ilkel değildir. Yani "tek hücreliden dönüşüm", "ara geçiş formu" ve "ilkel canlı" iddialarının geçersizliği, aldatıcılığı anlaşılmıştır. Özetle, "aşamalı evrim süreci"nin bir hikayeden ibaret olduğu, önemli bir delil ile bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Bu örnekle sergilenen tek bir gerçek vardır. Canlılar, evrim teorisinin hayali süreçleriyle oluşmamış, bir anda yaratılmışlardır. Yaratılış gerçeği, canlıların geçmişten kalan kusursuz izleri ile bir kez daha sergilenmiştir. Günümüzde tüm mükemmel özellikleriyle Allah'ın üstün sanatının tecellilerini oluşturan canlılar, günümüzden yüz milyonlarca yıl önce de aynı ihtişam ve mükemmelliğe sahiptirler. Yaratılış gerçeği, evrimcilerin hiç beklemedikleri şekilde, tüm evrimci spekülasyonları ve iddiaları ortadan kaldırarak, en mükemmel haliyle gözler önüne serilmiştir.
"Yaşayan fosiller", yeryüzündeki canlıların tümünün yoktan yaratıldıklarının, her birinin Allah'ın eşsiz birer mucizesi olarak kompleks ve üstün özelliklere sahip olduklarının bir delilidir. Bunun anlamı, milyonlarca yıl önce evrimcilerin iddia ettikleri hayali  gelişim sürecinin yaşanmadığıdır. Hayali ara geçiş örnekleri, hayali senaryolarıyla beraber yok olup gitmektedir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder